SEYEHAT

İki okyanus bir şehir

İki okyanus bir şehir

Denizi olan şehirlerin çirkin olabileceğine inanmam. Denizin kokusu, dokusu ayrı bir güzellik katar yolunu düşürdüğü şehirlere. Bizim ülkemizde tatillerde ya köye gidilir ya denize. Emeklilik için hayaller sahil kasabalarıdır. Tarih kitaplarımızda Ruslar hep sıcak denizlere inmeye çalışır. Rüyada deniz görmek hep hayra yorulur. Sonuçta yıllarca Akdeniz Akşamları şarkısıyla prim yapmış bir milletiz. Velhasılı bizde su hayat, deniz kıymetlidir. Coğrafyamız sayesinde aşinalığımız olan denizlerden sonra, bir okyanusun bir şehri süsleyişini görmek büyüleyici. Aslında bir değil, iki okyanustan bahsediyoruz. Keşfiyle birlikte dünya ticaretinde, dolayısıyla siyasetinde dengeleri değiştiren Ümit Burnu’nun, Afrika’nın Avrupa’sı olarak anılan şehri; Cape Town. Yaz veya kış sporları için tercih edilebilecek pek çok belde vardır. Tarih veya sanat meraklıları için müzelerinin kapılarını açacak pek çok şehir. Ama çok az şehir size iki okyanusu seyre dalabileceğiniz görsel bir şölen sunar. Balinalar ve köpek balıklarını bu kadar yakından ancak belgesellerde görebiliriz sanırım. 30 derecede yaşayan penguenler duymuş muydunuz hiç? Safariler ve botanik bahçelerden ise ayrıca bahsedeceğiz. Bu hafta Türk Havayolları’nın (THY) İstanbul’dan Cape Town’a direkt uçuşları başladı. Cape Town Uluslararası Havalimanı’ndan şehre giderken dikkatimizi ilk çeken yollar ve trafik. Burada trafik İngiliz sistemi yani soldan akıyor, caddeler oldukça geniş. Şehirde ise İngiliz ve Hollanda mimarisi hakim. Tabii bu şehrin tarihsel süreci ile ilgili. Şehir, düzenli bir şehir merkezi ve etrafında kurulan, genelde müstakil evlerden müteşekkil yerleşim alanlarından oluşuyor. 3.5 milyon nüfusun bir milyonu Müslüman ve toplamda 300 yerleşik Türk vatandaşı var. Merkeze oldukça yakın liman şehrin ekonomisinde önemli bir yer tutuyor, ayrıca bilişim ve finans sektörü de oldukça gelişmiş. Şehir merkezinin bir tarafı Atlas okyanusuna bakarken, diğer tarafını Masa Dağı çevreliyor.

MASA ŞEKLİNDEKİ DAĞ
Masa Dağı şehrin en çok turist çeken merkezlerinden bir tanesi. Dağ ismini alışılagelinmiş yuvarlak hatlar yerine, zirvesindeki düz alanın kendisine kattığı masa görüntüsünden almış. Zirveye sürekli teleferik seferleri mevcut. Sizi 1200 metre yükseliğe taşıyan ve 80 yıldır korunan teleferik sistemi, tek seferde 65 kişi taşıyabilecek kabinlere sahip. Bu ise saatte 800 ziyaretçi demek. Karşıdan görünümünde etrafını kaplayan sislerin akan bulutlar izlenimi verdiği Masa Dağı’nda, zirveden bakıldığında görülen manzara ise bambaşka. Üst kısımları düz sıralı dağların bittiği noktada bir tarafta Atlas Okyanusu, diğer tarafta ise Hint Okyanusu görülebiliyor. Doğanın yedi yeni harikasından biri olan Masa Dağı ve çevresinde 1460 canlı türü yaşıyor ve ulusal park olarak 100 yılı aşkın süredir korunuyor.

BAHAR PENGUENLERİ
Portekizli Kaşif Bartholomeu Dias tarafından 1488 yılında keşfedilen Ümit Burnu’na kaşifi Fırtınalar Burnu adını vermiş ilk. Daha sonra Portekiz Kralı John II, Avrupalılar için Hindistan’a ve Uzak Doğu’ya ulaşabilmek için yeni bir ticaret yoluna dönüşen bu burna Ümit Burnu demeyi daha yerinde bulmuş. Cape Point’te sizi denizden 249 metre yukarıya 360 derecelik bir okyanus manzarasına ulaştıran füniküler hatları mevcut. False Bay (Yanlış Koy) ve etrafını çevreleyen Winelands ve Overberg dağlarını da görebilirsiniz. False Bay, kaşifinin ilk olarak Hint Okyanusu’nu bulduğunu zannetmesi, ancak henüz Atlas Okyanusu’nun bitmediği nokta olması sebebiyle adını yanlış koy olarak almış. Bu bölgeyi ziyaret etmek için mutlaka bir gününüzü ayırmalı ve Boulders sahilinde penguenleri görmeye gitmelisiniz. Afrika penguenleri, Güney Afrika’nın bahar havasına alışmış enteresan bir tür. Yetişkinleri genelde 2.2 ila 3.5 kilogram arasında ağırlığa ve 60 ila 70 santimetre uzunluğunda boya sahip. Bu sevimli ufaklıklar turistler arasında oldukça popüler. Soylarının tükenmesi tehlikesine karşın ise koruma altındalar. Masa Dağı’nın hafif eğimli eteklerinde Kirstenbosch Ulusal Botanik Bahçesi bulunuyor. 102 yaşındaki bu doğa hazinesi dünyanın ilk botanik bahçesi. 7 binden fazla türe ev sahipliği yapan bahçe 1913 yılında Güney Afrika’nın sahip olduğu ender bitki türlerini korumak için kurulmuş. Bugün bu sakin alan, yaz konserleri ve aile piknikleri için şehrin vazgeçilmezi. Cape Town, deniz memelilerini izlemek için en iyi destinasyonlardan biri. Kambur balinalar Antartika’nın buzlu sularından sıcak iklimlere her yıl haziran ayında göç ediyor. Balinaları, yunusları ve fokları hem karadan hem de botlarla açılarak izlemek mümkün. Eğer yeterince cesursanız, köpek balıklarıyla dalış yapabilirsiniz. Özel botlarla denize açılarak kafeslerde dalışlar gerçekleştiriliyor. Önce maceraseverlere dalış kıyafetleri giydiriliyor ve kafesin içine kapatılıyorlar. Sonrasında kendinizi okyanusta bir kafesin içinde etrafınızda sallanan etlerle buluyorsunuz. Etler köpek balıklarını çekmek için. Sanırım denizin bu tehlikeli canlılarını bu kadar yakından sadece belgesellerde görebilirsiniz.

BO-KAAP’TAKİ MİRAS
Cape Town’ın sosyal tarihi 1652’de Hollandalıların şehre gelişi ve köle ticaretinin başlatılması ile başlıyor. Sonrasında İngiliz sömürgesi hakim. Bugün ise şehir Avrupa’dan, Asya’dan ve Afrika’dan ziyaretçiler ağırlıyor. Bu kültürlerin mimariye, yemeklere, müziklere ve konuşulan dillere etkilerini görebilirsiniz. Bo-Kaap şehrin en eski yerleşim alanlarından biri ve Malay mahallesi olarak biliniyor. Şehirde yaşayan Müslüman halka ait olarak bilinen bu bölgede 1804’te inşa edilen ve bugün hâlâ kullanımda olan, şehrin ilk camii, Auwal Camii bulunuyor. Bo-Kaap Müzesi, İslami mirası görmek ve rengarenk evlerden oluşan sokakları gezmek için mükemmel bir başlangıç.

EVİ MÜZE OLMUŞ
Osmanlı Sultanı I. Abdülaziz tarafından dini ve sosyal sorunları çözmek için atanan Osmanlı alimi Seyyid Ebubekir el-Emcedi’nin İslami çalışmaları bölgede hâlâ yaşıyor. El-Emcedi Efendi’nin ailesi beş nesildir Cape Town’da yaşıyor ve kendisinin mezarı da Bo-Kaap bölgesinde bulunuyor. El-Emcedi Efendi’nin eski evi ise müze olarak hizmet veriyor. Ölümünden sonra, bölgedeki kız okulu El-Emcedi Efendi’nin öğrencileri tarafından camiye çevrilmiş ve Nur’ul Hamidiye adı verilmiş. Yine onun öğrencileri tarafından kurulan Osmanlı dönemi kriket kulübü bugün çalışmaya devam ediyor.

İZMİR’İN KARDEŞ ŞEHRİ
3.5 milyonluk nüfusun bir milyonunun Müslüman olması şehirde son zamanların trendi helal turizm alanında çalışmalar başlatılmasında etkili olmuş. Cape Town Belediye Başkanı Patricia De Lille ile yaptığımız sohbette bu doğa harikası şehri gezmek için en doğru zamanın şubat ayı olduğunu öğrendik. Türkiye’de soğuk kış aylarının yaşandığı bu ayda, Cape Town’da tatlı bir yaz hakim. Cape Town ayrıca İzmir’in de kardeş şehri. Belediye başkanından öğrendiğimiz kadarıyla İzmir ve İstanbul belediyeleri ile ortak projeler yürütülüyor. Cape Town Tourism, belediye ile çalışan bir turizm kuruluşu ve özellikle helal turizm alanında projeler yürütüyorlar. Cape Town’da özellikle Müslümanlar için sundukları yemek ve hizmetlerde hassas oteller mevcut, 5 yıldızlı Taj Cape Town oteli gibi. Masa Dağı manzaralı odaları ve özel spa merkezi ile Taj Cape Town sizi tüm stresinizden arındırabilir. Türk şirketleri tarafından özellikle bayi toplantıları içinde tercih edilen şehirde, iş seyahatleriniz için yüksek kapasitesi ve merkezi lokasyonu ile The Southern Sun Hotel size ev sahipliği yapabilir. Turistler genelde Waterfront’ta biraz vakit geçirmeden şehirden ayrılmıyorlar. 150 yıldır çalışan liman ve etrafındaki alışveriş ve eğlence merkezleri ile bir sahil kasabasını andıran bu bölgede alışveriş yapabilir, müzeleri ziyaret edebilir ve lezzetli yemeklerin tadını çıkarabilirsiniz.

SAFARİ ZAMANI
Aquila Private Game Reserve, hızlı bir safari için ideal. Normal bir safari turunda, Büyük 5’li olarak bilinen Güney Afrika’nın en tehlikeli canlılarını görmek günler alabilirken, Aquila büyük bir doğal yaşam alanında size bu imkanı çok daha kısa sürede sunuyor. Cape Town’dan yaklaşık iki saat uzaklıktaki bu alana günübirlik veya gece konaklayabileceğiniz şekilde turlara katılabilirsiniz. Otelinizden Aquila’ya servis imkanları da sunuluyor. Büyük 5’li ise Afrika aslanı, Afrika filleri, Cape bufaloları, Afrika leoparı ve gergedanlar. Büyük oyun avcıları olarak bilinen avcılar yaya olarak avlanması çok güç olan bu beş türe bu adı uygun bulmuş. Hayvanlarla aranızda herhangi bir kafes veya koruma bulunmayan bu alanda aracınızın içinde kaldığınız sürece güvendesiniz. Aslanlar kamyonetleri kendilerinden daha büyük yırtıcılar olarak algıladıkları için uzak durmayı tercih ediyorlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir